TÜRKİYE’DE DOĞURGANLIK DÜŞÜYOR

Antalya’da gerçekleştirilen 13. Üreme Sağlığı ve İnfertilite Kongresi’nde Türkiye’nin düşen doğurganlık oranları ve IVF’nin ülke ekonomisine etkileri bilimsel veriler ışığında tartışıldı. TSRM Başkanı Prof. Dr. Barış Ata, Hacettepe Üniversitesi ve Anatolia Tüp Bebek Merkezi’nin araştırmasına göre IVF ile doğan bireylerin 40 yaşından itibaren devlete net vergi katkısı sağladığını ifade ederek, tedavinin “stratejik bir kamu yatırımı” niteliği taşıdığını söyledi.

Türkiye’de doğal doğumda mali denge 38 yaşında sağlanırken, IVF’de bu yaşın yaklaşık 40 olduğuna dikkat çeken Ata, düşen doğurganlık hızının IVF erişiminin genişletilmesini kritik hâle getirdiğini belirtti. Ayrıca, Türkiye’de üreme endokrinolojisinin bağımsız bir yan dal olarak tanımlanmamasının önemli bir eğitim eksikliği olduğuna değindi.

TSRM Genel Sekreteri Prof. Dr. Yaprak Üstün, yaş ilerledikçe yumurta kalitesinin düşmesi nedeniyle başarı oranlarının hızla azaldığını belirterek, “42 yaşında bir canlı doğum için en az 33 yumurta gerekir; yaklaşık 32 yaşında ise 15 yumurta yeterli olabiliyor” dedi. Üstün, çevresel kimyasallar ve endokrin bozucular nedeniyle erken menopoz riskinin arttığını, her 100 kız çocuğundan birinin 40 yaşından önce menopoza girme ihtimali bulunduğunu vurguladı.

TSRM Yönetim Kurulu Üyeleri Prof. Dr. Işıl Kasapoğlu ve Doç. Dr. Ali Sami Gürbüz ise mevcut yumurta dondurma kriterlerinin “rezerv düşmeden” düzenlenmesi gerektiğini, evlilik yaşının gecikmesinin infertiliteyi artırdığını ve SGK desteğinin genişletilmesinin toplum sağlığı açısından önem taşıdığını ifade etti.

Prof. Dr. Ata ayrıca erken menopozun genetik panellerle daha erken tespit edilebileceğini, bunun genç kadınlar için koruyucu tedbirlerin zamanında alınmasına fırsat sağlayacağını söyledi.